Emre Belözoğlu: Fenerbahçe, Galatasaray ve Inter'de Bir Lider 24 Tem
yazar Arda Sungurbey - 0 Yorumlar

Emre Belözoğlu, yıllarca Türk futbolunun en çok konuşulan isimlerinden biri oldu. Onu sahada izlerken öylesine pas atan, rakibin gözünün içine bakan bir oyuncu kolay kolay gelmez. Hem agresifliğiyle hem de ince teknik hareketleriyle herkesin dikkatini çekti.

Emre’yi anlatırken tek bir takıma sıkıştırmak da haksızlık olur. O, hem Galatasaray’da şampiyonluk yaşadı, hem Inter’de Avrupa’nın havasını soludu, hem Fenerbahçe’de kaptanlığı aldı. Hangi formayı giyerse giysin, karakteriyle ve liderliğiyle takıma yön verdi.

Emre Belözoğlu’nun Futbola Başlangıcı

Emre Belözoğlu’nun futbola adım atışı, klasik mahalle maçlarından çok daha organize bir şekilde başladı. 1980 doğumlu Emre, hem yetenekli hem de çevresinin dikkatini çeken bir çocuktu. Babasıyla birlikte Zeytinburnu Spor Kulübü’ne gittiğinde henüz 12 yaşındaydı, ama yeteneği hemen keşfedildi.

Çevresine göre Emre’nin en büyük artısı, topu ayağına aldığı anda oyun zekasını konuşturmasıydı. Zeytinburnu altyapısında sadece iki sene oynadı. Kısa sürede Galatasaray’ın altyapı yetkilileri onu izleyip not etti ve Emre 1996’da Galatasaray’a transfer oldu. Burada, dönemin en önemli altyapı projelerinden biri olan “Pilot Takım” projesinde yer aldı.

O yılların genç yetenekleri arasında öne çıkmasının sebebi, sadece pas vermesi ya da çalım atması değildi. Oyun görüşü, lider karakteri ve disiplini onun her zaman bir adım öne çıkmasını sağladı. Bursaspor’un eski scout’larından Mehmet Akçay bir röportajında şöyle demişti:

“Emre’yi izlemeye başladığımızda diğerlerinden hemen ayrılıyordu. Sahada sürekli konuşuyordu, arkadaşlarını yönlendiriyordu. O yaşta böyle bir lider havası nadir görülür.”

İşte bu kendine güven, onu henüz 16 yaşında Süper Lig maçına çıkaran anahtarlardan biri oldu. 1997’de Galatasaray formasıyla ilk kez A takımda sahaya çıktı. O dönem oynadığı 11 maçta gözü kara oyunuyla dikkat çekti.

YılAltyapı TakımıA Takıma Geçiş Yaşı
1992Zeytinburnu14
1996Galatasaray Altyapı16
1997Galatasaray A Takım16

Futbolun sıfırdan başlayıp zirveye çıkmak için fazla beklemeyeceğini Emre’de net şekilde gördük. Onun Emre Belözoğlu isminin anlam kazanmaya başlaması tam da bu hızlı çıkışa dayanıyor. Sabahın erken saatlerinde idmana giden ve her fırsatta ek çalışma yapan bir çocuk için, başarı da tesadüf olmuyor zaten.

Galatasaray Günleri ve Şampiyonluklar

Emre Belözoğlu, Galatasaray altyapısında parladı ve çok genç yaşta A takıma çıktı. 1997’de henüz 17 yaşındayken, ilk kez Süper Lig maçına çıktı. O dönem için Galatasaray’ın kadrosu zaten yıldızlarla doluydu, ama Emre hemen öne çıkmayı başardı. Merkez orta sahada kısa sürede banko oyuncu haline geldi.

Emre’nin Galatasaray’daki en unutulmaz sezonu şüphesiz 1999-2000 oldu. Takım o yıl UEFA Kupası’nı kaldırarak Türk futbolunda tarihi bir başarıya imza attı. O kupanın en genç ve dinamik isimlerinden biri de Emre’ydi. Özellikle Arsenal ve Leeds United maçlarındaki enerjisiyle takım arkadaşlarına da moral aşıladı.

Şampiyonluklar deyince, Emre Galatasaray formasıyla toplam 4 lig şampiyonluğu yaşadı. Ayrıca 2 Türkiye Kupası ve 1 UEFA Kupası kazandı. Bir futbolcu için Avrupa’da kupa kaldırmak kolay değil, Emre bunu başaran az sayıdaki Türk oyuncudan biri oldu.

SezonKupa
1997-98Süper Lig
1998-99Süper Lig
1998-99Türkiye Kupası
1999-00Süper Lig
1999-00UEFA Kupası
1999-00Türkiye Kupası
2000-01Süper Lig

Galatasaray’da oynadığı dönemde, Emre en çok orta saha savaşçısı kimliğiyle ön plana çıktı. Oyunun iki yönünü birden oynayabiliyor, top kapıp kısa sürede atağa kalkabiliyordu. Taraftarın da gönlünü kazanmasının nedeni, sahadaki hırsı ve yüksek enerjisiydi.

Emre Belözoğlu, Galatasaray’da forma giydiği dönemde toplam 102 lig maçında oynadı ve 14 gol attı. O zamanlar yaşım küçüktü ama Erim’in bana sorusu aklıma geliyor: Baba, bu adam neden bu kadar çok koşuyor? Çünkü Galatasaray’daki Emre, orta sahada yorulmaktan hiç korkmuyordu.

Inter ve Avrupa Macerası

Inter ve Avrupa Macerası

Emre Belözoğlu'nun Avrupa'ya açılan ilk kapısı Inter olmuştu. 2001 yazında Galatasaray’dan Serie A devine transfer oldu. Şu an da transfer ücretleri uçmuş durumda ama o zamanki 10,5 milyon euro'luk bonservis, Türk futbol tarihinde büyük ses getirmişti. Özellikle genç yaşta Avrupa'nın yolunu tutan oyuncular arasında en çok konuşulanlardan biriydi.

Inter’de orta sahada hemen kendine yer bulamadı. Sakatlıklar peşini bırakmadı. Ancak oynadığı maçlarda tekniği ve oyunu kurma yeteneğiyle taraftarların diline düştü. Hatta, 2002-03 sezonunda UEFA'dan 'Golden Boy' yani Avrupa'da yılın genç futbolcusu ödülünde adaylar arasına girmişti. Çoğu futbolsever onun oradaki sıcak İtalyan futboluna ayak uydurmasını merakla izliyordu.

Inter’de oynadığı yıllarda; dört sezonda toplam 154 maça çıkıp 14 gol attı ve 18 asist yaptı. Kupayla taçlandırmak istese de Inter o yıllarda büyük bir şampiyonluğa ulaşamadı. Ama Emre, özellikle Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası'ndaki zorlu maçlarda sorumluluk almasıyla anıldı.

İşte Emre'nin Inter kariyerinden bazı net rakamlar:

SezonMaçGolAsist
2001-023136
2002-033555
2003-044145
2004-052722

İtalya'da pres, taktik ve fizik üst düzeydeydi. Emre ise teknik kapasitesiyle bu ligde ayakta kaldı. Onun Inter'de başarılı olmasının en büyük nedeni, çok çalışkan olması ve pes etmemesiydi. Şimdi çocuklar gençken yurt dışına gitmeli mi diye sorulunca, Emre'nin örneği hemen gelir akla; çünkü Avrupa'da kendini başka bir seviyeye taşıdı. Emre Belözoğlu, Inter günlerinde sadece yetenekleriyle değil, çalışkanlığı ve hırsıyla da fark yarattı.

Fenerbahçe’de Liderlik ve Dönüm Noktaları

Emre Belözoğlu’nun Fenerbahçe macerası, sadece futbolculuğuyla değil, saha dışındaki tavrıyla da büyük ses getirdi. 2008’de Newcastle’dan döndüğünde Fenerbahçe formasını giymeye başladı. Kulüpte kısa sürede lider rolüne büründü. Takım arkadaşlarına alanda ve soyunma odasında açıkça yol gösterdiği anlatılır. Özellikle 2010-2011 sezonundaki şampiyonluk yarışında, saha içinde agresif ama hakemle ya da rakiple sınırı bilen mücadeleci tavrıyla öne çıktı.

Bir maçta takımı stres altındayken, Erim televizyonda “İşte kaptan böyle olur!” demişti. O işte güven veren oyuncuydu. 2012’de ayrılıp başka kulüplerde oynasa da, 2013’te geri döndü ve kaptanlığa devam etti. Sonraki sezonlarda takımın gidişatını değiştiren kritik maçlardaki golleriyle ve oyun aklıyla taraftarın gönlünde ayrı bir yer tuttu. Özellikle Galatasaray derbilerinde attığı goller unutulmaz. Bir derbide sahanın hakimi olup, takım arkadaşlarını sakinleştirmişti, bunu Erim hâlâ anlatıyor.

Fenerbahçe’deki ikinci döneminin sonunda Emre, futbolu bırakmadan önce genç oyunculara örnek olmayı hedefliyordu. Antrenmanlarda birebir ilgilendi, gençlere basit ama işe yarayan tüyolar verdi. Hocalar ondan sık sık "Oyunu oku, tempoyu ayarla" gibi tavsiyeler alırdı. Sahada sadece kaptan değil, adeta ikinci bir teknik adam gibiydi.

Fenerbahçe’deki dönüm noktalarının başında, kulübün zor zamanlarında sorumluluk üstlenip kendini ortaya koyması geliyor. Hem tribüne hem yöneticiye karşı açık, net, şeffaf bir kaptan olması ona büyük saygı getirdi. Şu net: Emre'nin Fenerbahçe'ye kattığı karakter, bugün hâlâ konuşuluyor.

Milli Takımda İz Bırakan Anlar

Milli Takımda İz Bırakan Anlar

Emre Belözoğlu’nun milli takım kariyeri, Türk futbol tarihinde özel bir yere sahip. Daha 16 yaşında A milli forma şansı bulması bile başlı başına ilginç bir detay. 2000 yılındaki Avrupa Şampiyonası’nda genç yaşına rağmen orta sahada sorumluluk aldı. 2002 Dünya Kupası’nda ise Türkiye yarı finale giderken, orta sahada kilit isimlerden biri oldu. O turnuvada özellikle Japonya ve Senegal maçlarındaki kontrollü oyunu ve hızlı pas akışıyla herkesin beğenisini topladı. Şu tabloya bir göz atmak Emre’nin milli takım karnesini anlamak için çok işimize yarar:

TurnuvaMaçKatkı
EURO 20003Orta saha direnci, pas yüzdesi yüksek
2002 Dünya Kupası5Yarı final, kritik asistler
EURO 20082Sakatlıktan dönüş, deneyim katkısı

Dikkat çeken bir bilgi daha var: Emre Belözoğlu toplam 101 kez milli formayı giyerek, 9 gol attı. Kapasitesiyle sadece saha içinde değil, soyunma odasında da genç oyunculara örnek oldu. Oyuncu kartı kırmızı kart ve tartışmaları zaman zaman gündeme gelmiş olsa da Emre’nin hırsı ve liderliği, milli takımın zorlu deplasmanlardan puanla dönmesinde etkin rol oynadı. Özellikle İstanbul’da oynanan İngiltere maçı öncesi genç oyuncuları tek tek motive ettiği anlatılır.

O en büyük hayalini, Dünya Kupası’nda mücadele etmek olarak hep dile getirdi. 2002 yılında Güney Kore’de kazanılan üçüncülük madalyası, onun için zirve oldu. Yıllar sonra oğlum Erim bana bir gün "Baba, en çok hangi anı unutamadın?" diye sorduğunda, Emre'nin Japonya maçında tüm enerjisiyle sahada koştuğu anı anlattım. O kadar saf bir mücadeleydi ki; bugünün çocuklarının örnek alacağı türden.

Arda Sungurbey

Günlük haber gelişmeleri ve gündemle ilgili yazılar yazan bir haber editörüyüm. Türkiye'deki toplumsal olayları analiz etmeyi ve çıkan gelişmeleri okuyuculara açık bir dille aktarmayı seviyorum. Habercilikte objektif kalmaya ve tarafsız bir bakış açısı sunmaya özen gösteririm. Dinamik haber ortamında süratle değişen olayları takip etmek bana büyük bir heyecan veriyor.

Tüm yazıları gör

0 Yorumlar

Bir yorum Yaz

ŞİMDİ GÖNDER