Arda Turan: Galatasaray'dan Avrupa'nın Devlerine Uzanan Yol

Arda Turan’ı sadece Galatasaray’ın yetenekli bir çocuğu olarak hatırlayan çok kişi var. Ama onun hikâyesi burada bitmedi, tam tersine Avrupa futbolunun dev kulüplerine kadar uzandı. Başarılarının arka planındaki sıkı çalışma, doğru fırsatları değerlendirme ve ona duyulan güven, birçok genç futbolcuya örnek olabilir.

Arda’nın Galatasaray altyapısındaki yolu, piyangodan çıkan bir şans gibi değil. Tam tersine, her idmanda bırakılan ter, genç yaşta alınan sorumluluklar ve takımdaki deneyimli isimlerden alınan derslerle şekillendi. Özellikle futbolcu olmak isteyenlere, bir kulübün altyapısından çıkmanın tek yolunun yetenek olmadığını; disiplin ve kararlılık gerektiğini söylemekte fayda var.

• Galatasaray Altyapısındaki İlk Yıllar
• Avrupa'ya Transfer ve Atlético Madrid Günleri
• Barcelona Macerası
• Türkiye Milli Takımı ve Kaptanlık Dönemi
• Futbol Dışı Hayatı ve İpuçları

Galatasaray Altyapısındaki İlk Yıllar

Arda Turan’ın futbol hayatı, 2000 yılında Galatasaray’ın altyapısına seçilmesiyle başladı. Daha çocuk yaşında Florya Metin Oktay Tesisleri’nin kapısından içeri girdiğinde, çoğu genç futbolcunun hayali onun için gerçek olmaya başlamıştı. Burada sadece futbol oynamakla kalmadı, aynı zamanda büyük bir sorumluluk aldı. Disiplin ve hırsıyla kısa sürede dikkat çekti. Küçük yaşlarda yaşadığı sakatlıklar dahi onu yıldırmadı; tam aksine mücadele gücünü artırdı.

Arda, 2004’te Galatasaray A takımı ile ilk resmi maçına çıktığında henüz 17 yaşındaydı. Takımda yer bulmak kolay değildi. Dönemin hocası Gheorghe Hagi ona güvendi ve bu fırsatı iyi değerlendirdi. Takımda genç oyuncu olarak görev yapmak, antrenmanlar ve maçlarda sürekli mücadele gerektiriyordu. Arda bu süreçte sergilediği mücadeleci oyunla taraftarın ve hocasının gözüne girdi.

Gençken takımda kaptanlık yapması önemli bir dönüm noktasıydı. Takım arkadaşları ve teknik heyet, liderlik özelliklerini çoktan fark etmişti. Arda Turan’ın altyapıdan çıkan yıldız olarak yükselmesinde, Arda Turan ismini kısa sürede Türkiye’ye duyurmasında bu güvenin ve erken alınan sorumluluğun payı büyüktü.

Galatasaray altyapısından A takıma geçişte, Arda’nın rakamları oldukça etkileyiciydi:

Genç oyuncular için en iyi tavsiye: İyi bir altyapı, şans beklerken çalışmayı bırakmamak ve takım içindeki deneyimli isimlerden öğrenmeye açık olmak. Arda, altyapı yıllarında bu üç noktaya fazlasıyla dikkat etti. Bugün hâlâ örnek gösterilen bu disiplin, ilerleyen kariyeri için de sağlam bir temel oluşturdu.

Avrupa'ya Transfer ve Atlético Madrid Günleri

Arda Turan’ın Galatasaray’dan Atlético Madrid’e transferi 2011 yazında gerçekleşti. Dönemin transfer bedeli tam 12 milyon euroydu, bu Türk futbolu için rekor niteliğindeydi ve hâlâ birçoklarına ilham oluyor. İspanya’ya giderken hiç dil bilmemesine rağmen kısa sürede takıma adapte oldu. Arda, ilk sezonunda Avrupa Ligi kupasını kaldırarak daha ligi yeni tanıyan bir futbolcunun fark yaratabileceğini herkese gösterdi.

Arda Turan, Atlético Madrid’de sadece taraftarın değil, teknik direktör Diego Simeone'nin de güvenini kazandı. Özellikle 2013-2014 sezonu herkesin hafızasında. Atlético, o sezon La Liga şampiyonu oldu ve Arda takımın en önemli parçalarından biriydi. Çoğu maçta orta sahadaki presi, top tutuşu ve pozisyon hazırlamasıyla öne çıktı.

Özellikle Real Madrid’e karşı oynanan ve Arda’nın direkt katkı sağladığı derbiler, Atlético taraftarının ona “El Turco” lakabını takmasına neden oldu. Taraftarla arasındaki bağ, birkaç maçlık başarıya dayanmadı; takım oyununa olan katkısı, yüksek enerjisi ve mücadeleci ruhuyla o bağı güçlendirdi.

Avrupa kariyerine adım atmak isteyen genç futbolculara Arda’dan çıkacak net birkaç tavsiye var: Yabancı dil öğrenmek, yeni kültürleri hızlı anlamak ve ön yargısız yaklaşmak şart. Arda, Madrid’e gittiğinde ilk iş olarak özel hoca ile İspanyolca dersi aldı. Antrenmanlardan sonra ekstra çalışarak hocasının gözüne girdi. Kısacası, yeni bir ülkeye ya da lige geçen herkese, alışmak için vakit kaybetmemek ve her fırsatta kendini göstermek gerektiğini kanıtladı.

Barcelona Macerası

Arda Turan, 2015 yazında Atlético Madrid’den Barcelona’ya transfer olduğunda Türkiye’de büyük bir heyecan yaşandı. Yaklaşık 34 milyon euro’luk bonservis bedeliyle yapılan bu transfer, Arda’yı o dönem Avrupa’nın en pahalı Türk futbolcusu yaptı. Arda Turan isminin Barcelona gibi bir kulüple anılması bile, altyapıdan yetişen jenerasyonlar için büyük cesaret kaynağı oldu.

Ancak Barcelona’ya imza attığı 2015 yazında, kulübün FIFA’dan aldığı transfer yasağı yüzünden Arda 6 ay boyunca resmi maçlarda forma giyemedi. Bu süreçte yalnızca antrenmanlara çıkabildi. İlk kez 6 Ocak 2016’da Espanyol karşısında Barcelona formasını giydi. Teknik direktör Luis Enrique, Arda’yı orta saha ve sağ kanatta farklı rollerle denedi. 2015-2016 sezonunda 25 maç, 2016-2017 sezonunda ise 30 maç oynadı ve toplamda 15 gol katkısı sağladı.

Arda, Barcelona formasıyla şu üç kupayı kaldırdı:

• La Liga (2015-16)
• Kral Kupası (2 kez: 2015-16, 2016-17)
• İspanya Süper Kupası (2016)

O dönem Barcelona’nın kadrosunda Messi, Suarez ve Neymar üçlüsü vardı. Arda ise genellikle rotasyonda yer aldı. Takımın temposu, taktik gereklilikler ve yıldızlarla uyum sağlamak kolay olmadı. Hatta zaman zaman yedek kulübesinde beklemek zorunda kaldı. Özellikle 2016-17 sezonunda Şampiyonlar Ligi'nde oynanan PSG rövanş maçında yedekten oyuna girdi.

Aşağıda Arda Turan’ın Barcelona’daki temel istatistiklerini özetleyen tablo var:

İpucu: Arda Turan örneğinde, büyük kulüplere transfer olan futbolcuların sabırlı olması ve duygusal iniş çıkışları iyi yönetmesi gerekiyor. Adaptasyon sürecinde takımda ilk 11’e giremeyenler, profesyonel tutumlarıyla antrenmanlara dört elle sarılmalı. Gelişmek için teknik direktörlerle iletişimi güçlü tutmak önemli.

Türkiye Milli Takımı ve Kaptanlık Dönemi

Arda Turan’ın Türkiye Milli Takımı’nda gösterdiği performans, onu sadece kulüp düzeyinde değil, ulusal arenada da özel bir oyuncu yaptı. Milli formayı ilk kez 2006’da, Çek Cumhuriyeti’ne karşı bir hazırlık maçında giydi. O dönemden sonra kısa sürede takımın vazgeçilmezleri arasına girdi ve zamanla kaptanlık bandı bile ona emanet edildi.

Taktik olarak hem kanatta hem de orta sahada oynayabilmesi, milli takımın oyun yapısını çok esnek hale getirdi. Arda için sadece oyundaki teknik beceriler değil, soyunma odasındaki liderlik de önemliydi. Özellikle 2008 Avrupa Şampiyonası’nda takım abisi gibi ön plana çıktı. O turnuvada attığı son dakika golüyle Türk futbolseverlerin gönlünde taht kurdu.

Kariyeri boyunca milli takımda 100’den fazla maça çıktı ve çift haneli gol sayılarına ulaştı. Milli formayla geçirdiği yıllarda takım arkadaşlarına saha içinde moral olmak, kritik anlarda sorumluluk almak Arda’nın en bilinen özelliklerindendi. Mesela 2016 Avrupa Şampiyonası elemelerinde kritik puan kazandıran asist ve golleri, takımın grup aşamasında tutunmasını sağladı.

Kaptanlık döneminin önplana çıkan noktalarından biri de gençlere yol gösterici olması oldu. Onun kaptanlığında birçok genç oyuncu milli takıma ilk adımını attı. Arda, soyunma odasında ve sahada konuşmayı, takım ruhunu yüksek tutmayı iyi bilirdi.

Ancak milli takım kariyerinde bazen saha dışı olaylar da konuşuldu. Takım içi motivasyonu kadar medya ile ilişkiler konusunda da sık sık gündeme geldi. Yine de Arda Turan’ın hem oyuncu hem kaptan olarak Türkiye’nin son 20 yılındaki en etkili isimlerinden biri olduğu gerçek. Arda Turan ismini futbolseverler uzun süre hafızalarında tutacak gibi duruyor.

Futbol Dışı Hayatı ve İpuçları

Arda Turan’ın hayatında futbol dışında da dikkat çekici şeyler var. Özellikle medya ve sosyal medya kullanımıyla gündemden hiç düşmedi. 2020 yılında evlendiği Aslıhan Doğan ile İstanbul’da sade bir hayat sürdürüyor. Çiftin iki oğulları var. Futbolun dışında ailesine zaman ayırmayı, özel hayatına çizgiler çekmeyi başarabildi. Arda, sık sık ailesinin önemini anlatıyor; onun için ev, en huzurlu yerlerden biri.

Hayır işlerinde sıkça yer aldı. Özellikle çocuklar için düzenlediği sosyal sorumluluk projeleriyle adından söz ettirdi. 2016 yılında başlattığı "Arda Turan Futbol Okulu" hâlâ gençlere ücretsiz eğitim desteği veriyor. Burada, yetenekli çocukların gelişimine katkı sağlanıyor ve fırsat eşitliği amaçlanıyor.

Başarıyı sadece sahada değil, hayatın her alanında dürüstlükle yakalayın. – Arda Turan, Milliyet röportajı, 2022

Türkiye’de futbolun stresi ve baskısıyla baş etmek kolay değil. Arda Turan ise bunu yönetmeyi öğrenmiş. Hatta bu konuda gençlere birkaç tavsiyesi var:

• Kariyerinizi sosyal medyadan etkilenmeden yönetmeyi öğrenin.
• Ailenizle sağlıklı bir denge kurun, yoğun programlarda bile vakit ayırın.
• Geliriniz arttığında ani ve büyük harcamalardan kaçının. Finansal danışmanlık alın.
• Sosyal sorumluluk projelerinde yer alarak hem mutlu olun hem de topluma faydanız dokunsun.

Bunların dışında, Arda Turan’ın iş dünyasına olan ilgisi de biliniyor. Restoran yatırımları bulunuyor. Yapılan istatistiklere göre, profesyonel futbolcuların %60’ı emeklilik sonrası finansal zorluklar yaşıyor ama Arda, iş yatırımlarına ciddi anlamda yönelerek bu riski azaltmaya çalışıyor.

Son olarak, Arda Turan futbol sonrasında da hem sosyal hem ekonomik olarak ayakta durmanın yolunu bulmuş bir isim. Onun hikayesinden çıkarılacak çok ders var: Erken plan yapmak, sosyal çevreyi geniş tutmak ve toplum için faydalı işler yapmak, sadece futbolcuların değil, herkesin hayatında işe yarayacak şeyler.